Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), “Belirsizlikle Mücadele, Büyümeyi Canlandırma” temasıyla yayımladığı yeni Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’ye yönelik büyüme tahminlerini aşağı yönlü güncelledi. Rapora göre, Türkiye ekonomisinin 2024’te yüzde 2,9, 2025’te ise yüzde 3,3 oranında büyümesi bekleniyor. Bu oranlar, önceki tahminde sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,9 olarak öngörülmüştü.
OECD'in revizyonu, küresel ekonomik koşullardaki sıkılaşma, iç finansal kısıtlamalar ve dış ticaretteki zayıflamanın etkisiyle gerekçelendirildi. OECD, özellikle özel sektör yatırımlarında ve ihracatta yaşanacak yavaşlamaya dikkat çekerek, bu alanlarda ancak 2026 itibarıyla kademeli bir toparlanma öngörüyor.
Enflasyonda Kademeli Düşüş Beklentisi
Raporun dikkat çeken diğer bir başlığı ise enflasyon oldu. OECD’ye göre, Türkiye’de uygulanan sıkı para politikası sayesinde dezenflasyon süreci hız kazanacak. 2024 yılı için yıllık ortalama enflasyonun yüzde 31,4 olması beklenirken, bu oranın 2025’te yüzde 18,5’e, 2026 sonunda ise yaklaşık yüzde 15’e kadar gerilemesi öngörülüyor.
Dezenflasyon sürecinin ilerlemesiyle birlikte 2025 yılı sonrasında para politikasında gevşeme adımlarının başlaması ve bunun da tüketim ile yatırımlar üzerinde canlandırıcı bir etki yaratması bekleniyor.
Bütçe Açığına Dikkat Çekildi
OECD, Türkiye’deki bütçe açığına da dikkat çekti. Rapora göre, bütçe açığının Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranı 2024’te yüzde 4,9 seviyesinde olacak. Ancak, 2025’te bu oranın yüzde 3,3’e, 2026’da ise yüzde 3’e kadar düşmesi öngörülüyor. Bu iyileşmenin; kamu harcamalarında kısıtlama, sermaye ve transfer harcamalarının azaltılması ile vergi gelirlerindeki artış sayesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Bu bağlamda OECD, mali konsolidasyonun sürdürülebilirliği için kamu maliyesinde şeffaflık ve harcama verimliliğine önem verilmesi gerektiğini vurguladı.
Ekonomik İstikrarın Sağlanması için Altın Kurallar
OECD, raporun sonunda Türkiye için sürdürülebilir büyümenin yol haritasına da yer verdi. Türkiye'de makroekonomik istikrarın sağlanması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için öngörülebilir, istikrar odaklı bir politika çerçevesinin korunması tavsiye ediliyor. Bu politikaların, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların güvenini artıracağı ve doğrudan yabancı yatırımların Türkiye’ye yönelmesini sağlayacağı ifade ediliyor.
Yapısal reformların hayata geçirilmesi durumunda Türkiye'nin uzun vadeli büyüme potansiyelinin artabileceği ve ekonomik dayanıklılığın güçleneceği de raporda öne çıkan başlıklardan biri oldu.