ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs, altın ve gümüş piyasalarına dair dikkat çekici analizlerini kamuoyuyla paylaştı. Banka, son dönemde küresel ekonomik gelişmelerin altın lehine bir tablo ortaya koyduğunu ve bu trendin önümüzdeki dönemde de devam edebileceğini belirtti. Özellikle Çin’de güneş enerjisi üretiminde yaşanan arz fazlası nedeniyle gümüş talebinde yavaşlama beklenmesi, altının avantajını artırıyor.
Altın ile gümüş arasındaki değer farkını gösteren altın-gümüş oranı, 2023 yılında 84,7 seviyesindeyken bugün 102’ye kadar çıktı. Bu oran, bir ons altın almak için gereken gümüş miktarını ifade ediyor ve altının, gümüş karşısındaki güçlenmesini gözler önüne seriyor. Goldman Sachs’a göre bu durum, altının yatırımcılar nezdindeki güvenli liman özelliğini pekiştirirken, gümüşün görece daha az tercih edildiğini gösteriyor.
Altın Fiyatında Yeni Zirveler Mümkün
Nisan ayında jeopolitik tansiyonların artması ve altına dayalı borsa yatırım fonlarına (ETF) olan talebin yükselmesi, altının ons fiyatını 3.502 dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine taşıdı. Goldman Sachs, bu yükselişin yılın geri kalanında da sürebileceğini öngörüyor. Banka, altının 2024 sonuna kadar 3.700 dolara, 2026 ortasında ise 4.000 doların üzerine çıkabileceğini tahmin ediyor. Daha iyimser senaryolarda ise, ekonomik belirsizliklerin derinleşmesi durumunda altının 2025 yılı bitmeden 4.500 doları görebileceği belirtiliyor.
Gümüş Artışta Ama Sınırlı
Gümüş piyasasında da yılbaşından bu yana olumlu bir seyir yaşansa da, altına kıyasla daha sınırlı bir artış söz konusu. Spot gümüş, 2024 başından bu yana yaklaşık yüzde 12 yükselerek ons başına 32,4 dolara ulaştı. Ancak Goldman Sachs, gümüşün altın kadar güçlü bir ralli yaşamasını beklemiyor. Gümüşün endüstriyel kullanım alanlarına bağlılığı, ekonomik büyümedeki yavaşlamalardan daha fazla etkilenmesine neden oluyor.
Goldman Sachs analizinde, merkez bankalarının altın alımlarını sürdürmesinin de altın fiyatlarını destekleyici önemli bir unsur olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin rezerv çeşitlendirmesi kapsamında altına yönelmesi, bu yükselişi destekleyen başlıca faktörler arasında yer alıyor. Ayrıca, ABD Merkez Bankası’nın bağımsızlığına yönelik tartışmalar ya da ülkenin rezerv politikalarında radikal değişiklikler yaşanması durumunda, altının çok daha yüksek seviyeleri test edebileceği ifade ediliyor.